Retroaktif Kıskançlık Nedir ve Onunla Nasıl Başa Çıkılır?

Romantik ilişkilerde kıskançlık olağan bir duygudur. Ancak bazı bireyler, partnerlerinin geçmişteki ilişkileri veya cinsel deneyimlerine dair düşüncelerle yoğun bir şekilde meşgul olurlar. Bu durum, geçmişte yaşanmış olaylar günümüzde aktif bir tehdit oluşturmamasına rağmen yoğun anksiyeteye, takıntılı düşüncelere ve ilişki içi çatışmalara neden olabilir. Bu yazıda, “retroaktif (geriye dönük) kıskançlık [retroactive jealousy]” olarak adlandırılan bu olguyu psikolojik perspektiften ele alacak, altında yatan dinamikleri inceleyecek ve başa çıkma yollarını tartışacağız.

Retroaktif Kıskançlık Nedir?

Retroaktif kıskançlık, kişinin partnerinin geçmiş romantik veya cinsel deneyimlerine dair yoğun kıskançlık, öfke, üzüntü ve aşağılanma gibi duygular yaşamasıyla tanımlanır. Bu kıskançlık türü, doğrudan şu anki ilişkiyle ilgili bir tehditten değil, geçmişteki olaylara dair zihinsel senaryolardan ve karşılaştırmalardan beslenir. Örneğin kişi, partnerinin eski sevgilisiyle yaşadığı tatili tekrar tekrar düşünür, partnerini bu konuda sorgular ya da kendi değerini bu geçmiş deneyimlerle kıyaslamaya başlar.

Retroaktif Kıskançlık Belirtileri Nelerdir?

Retroaktif kıskançlık, kişinin partnerinin geçmişteki romantik veya cinsel ilişkilerine yönelik yoğun takıntılı düşünceler, olumsuz duygular ve kontrol edici davranışlarla kendini gösterir. Bu durum, kıskançlık yaşayan kişi için psikolojik bir sıkıntı kaynağı olduğu gibi, ilişki üzerinde de yıpratıcı bir etkiye sahiptir. Retroaktif kıskançlığın belirtileri şunlardır:

Takıntılı düşünceler (obsesyonlar)

  • Partnerin eski ilişkileriyle ilgili tekrar eden, zorlayıcı, rahatsız edici düşünceler
  • Zihinsel olarak partnerin geçmiş cinsel deneyimlerini veya duygusal ilişkilerini hayal etme
  • “O kişiyle benden daha mı mutluydu?”, “Onu daha çok mu seviyordu?” gibi sürekli sorgulamalar
  • Geçmiş olayların ya da kişilerin detaylarını zihinde canlandırma, olayları büyütme veya dramatize etme

Kendilik değeriyle ilgili yoğun kıyaslamalar

  • Partnerin eski partnerleriyle kendini fiziksel, cinsel, duygusal ya da sosyal yönden karşılaştırma
  • “Ben yetersizim”, “Onun geçmişindeki kişi daha güzeldi/başarılıydı” gibi aşağılayıcı iç konuşmalar
  • Kıyaslamalardan kaynaklanan öz-değerde düşüş, utanç, eksiklik ve aşağılık duyguları

Sürekli sorgulama ve bilgi toplama ihtiyacı

  • Partnerin geçmiş ilişkileri hakkında tekrar tekrar sorular sorma
  • Önceden alınmış yanıtların yetmemesi ve tekrar tekrar aynı konuların açılması
  • Partnerin geçmiş sosyal medya gönderilerini inceleme, eski mesajları araştırma, önceki partnerlerin profillerini takip etme

Yoğun olumsuz duygular

  • Kıskançlıkla birlikte öfke, üzüntü, aşağılama, hayal kırıklığı ve değersizlik duyguları
  • Geçmişte yaşananları sanki şu an oluyormuş gibi hissetme (“şimdiymiş gibi yeniden yaşama”)
  • Partnerin geçmişine karşı içerleme, kızgınlık ve hatta cezalandırma isteği

Partneri suçlayıcı veya cezalandırıcı davranışlar

  • “Bunu bana neden söyledin?”, “Neden böyle birini seçtin?” gibi suçlayıcı söylemler
  • Pasif-agresif davranışlar, duygusal geri çekilme, soğukluk, sessizlikle cezalandırma
  • Geçmişe dair anlattığı şeyleri ileride kullanma, imalarda bulunma

Döngüsel ilişki dinamiği

  • Düşünceler → rahatsızlık → partneri sorgulama → anlık rahatlama → sonra yeniden düşüncelerin dönmesi
  • Bu döngü kırılmadıkça, takıntılar daha da yerleşik hâle gelir

Cinsel yakınlıkta zorluklar

  • Partnerin geçmiş cinsel deneyimlerini hatırladığında tiksinme, rahatsız olma veya uzaklaşma
  • Cinsel istekte azalma, cinsel ilişki sırasında partnerin geçmişiyle ilgili düşüncelerin akla gelmesi
  • Kendi cinsel yeterliliğinden şüphe duyma

Günlük yaşamı ve ilişkiyi bozacak düzeyde zihinsel meşguliyet

  • Partnerin geçmişi hakkında düşünceler günlük işlevselliği bozacak kadar sık akla gelir
  • İşe, sosyal hayata veya diğer ilişkilerine odaklanmakta zorlanma
  • İlişkinin “şu anı” yerine sürekli “geçmişi” konuşmak ya da düşünmek

Özetle, retroaktif kıskançlık belirtileri hem düşünsel hem de davranışsal düzeyde ortaya çıkar. Kişi, geçmişte yaşanmış olayları bugüne taşıyarak sanki hala bir tehdit varmış gibi yaşar. Bu durum yalnızca ilişkiyi değil, bireyin psikolojik sağlığını da olumsuz etkiler.

Retroaktif kıskançlığın nedenleri nelerdir?

Retroaktif kıskançlığın ortaya çıkmasında yalnızca partnerin geçmişi değil, kişinin kendi psikolojik yapısı ve geçmiş yaşantıları da belirleyici rol oynar. Burada retroaktif kıskançlığın temel nedenlerini psikodinamik, bilişsel ve bağlanma temelli açıklamalarla ele alıyoruz.

Düşük öz-değer

Kişi kendisini yeterince değerli, çekici ya da sevilebilir hissetmiyorsa, partnerin geçmişte başkalarıyla yakınlık kurmuş olması büyük bir tehdit gibi algılanabilir.

  • “Benden önce biriyle birlikte olduysa, ben o kadar özel değilim.”
  • Kıyaslama eğilimiyle birlikte gelen yetersizlik ve aşağılık duyguları, kıskançlığı körükler.

Bilişsel çarpıtmalar ve takıntılı düşünme (ruminasyon)

Kişi geçmiş olaylara dair gerçek dışı varsayımlar kurar, zihninde senaryolar üretir ve bu düşünceleri sürekli olarak tekrarlar:

  • “O kişiyle daha mutlu olmuş olabilir.”
  • “Geçmişi unutamıyor olabilir.”

Bu ruminatif döngüler kıskançlık hissini yoğunlaştırır.

Kaygılı bağlanma stili

Bağlanma kuramına göre, çocuklukta bakım verenlerle kurulan ilişkiler, yetişkinlikte romantik ilişkilerin kalıbını oluşturur.

  • Kaygılı bağlanan bireyler ilişkilerde terk edilme, reddedilme veya değersizleşme korkusu taşır.
  • Partnerin geçmişi bu kişiler için “geçmişte bir başkasını seçti, tekrar seçebilir” anlamı taşıyabilir.

Patolojik kontrol ihtiyacı ve belirsizliğe tahammülsüzlük

Retroaktif kıskançlık yaşayan kişiler sıklıkla geçmişin bilinmezliğini ve kontrol edilemezliğini tehdit olarak algılar.

  • Geçmişi bilmek ve yönetmek istemek, aslında mevcut ilişkiyi denetim altında tutma arzusunun bir yansımasıdır.
  • Bu kişiler için “bilgi” kontrol ve güvenlik hissi sağlar; bu yüzden partnerin geçmişini ayrıntılı şekilde öğrenmek isterler.

Narsistik hassasiyetler

Narsistik özellikler taşıyan bireyler, kendilerini “özel” ve “biricik” hissetme ihtiyaçları nedeniyle partnerlerinin geçmişte başka birine değer vermiş olmasını egolarına bir tehdit olarak algılayabilirler.

  • “O sadece bana ait olmalı.”
  • “Benden önce birini sevmiş olması, benim değersiz olmam anlamına gelir.”

Erken dönem şemalar (şema terapi perspektifi)

Jeffrey Young’ın şema terapi modeline göre, bireyin çocuklukta geliştirdiği bazı derin inançlar (şemalar), retroaktif kıskançlığı tetikleyebilir:

  • Kusurluluk/Utanç şeması: “Ben yetersizim, sevilmeye layık değilim.”
  • Terk edilme şeması: “Partnerim beni bırakabilir; geçmişteki kişiler daha önemliydi.”

Bu şemalar, geçmiş deneyimlere odaklanarak bugünkü ilişkinin güvenliğini sorgulamaya yol açar.

Travmatik ilişki geçmişi

  • Aldatılmış, terk edilmiş ya da değersiz hissettirilmiş geçmiş ilişki deneyimleri, mevcut ilişkide tetiklenebilir.
  • Partnerin masum bir paylaşımı bile “yine aynı şey olacak” korkusunu harekete geçirebilir.

Obsesif-kompulsif eğilimler

Bazı bireylerde retroaktif kıskançlık, obsesif düşünceler (partnerin geçmişiyle ilgili takıntılı düşünceler) ve bunları azaltmak için yapılan kompulsif davranışlarla (sorgulama, sosyal medya kontrolü) iç içe geçer.

  • Bu yapıda kişi, düşüncelerinin mantıksız olduğunu fark etse de onları durduramaz.

Toplumsal ve kültürel etkiler

Bazı kültürlerde veya toplumsal yapılarda “geçmişin temiz olması” gerektiği gibi normlar, bireylerin partnerinin geçmişine karşı daha fazla hassasiyet göstermesine yol açabilir.

  • Özellikle kadının cinsel geçmişinin aşırı derecede problematikleştirildiği kültürel bağlamlarda bu kıskançlık daha sık ve yoğun görülür.

İdeal partner imgesi ile gerçeklik arasındaki çatışma

Bazı bireyler zihninde “mükemmel partner” imgesi oluşturur. Partnerin geçmişte başkalarıyla ilişki yaşamış olması, bu fanteziyi bozar.

  • Bu hayal kırıklığı, kızgınlık ve kıskançlık olarak dışa vurulur.

Sonuç olarak, retroaktif kıskançlık, yalnızca yüzeyde partnerin geçmişine dair duyulan rahatsızlık değildir. Altında yatan psikolojik nedenler; benlik algısı, bağlanma örüntüsü, geçmiş ilişkisel yaralar ve düşünce kalıplarıyla derinden ilişkilidir. Bu kıskançlığın iyileşmesi için bu içsel kaynakların çalışılması, fark edilmesi ve dönüştürülmesi gerekir.

Kimler Retroaktif Kıskançlığı Daha Fazla Yaşar?

Retroaktif kıskançlık, herkesin zaman zaman deneyimleyebileceği bir durum olsa da, bazı kişilik özelliklerine sahip bireylerde bu duygu daha yoğun, daha sık ve daha yıpratıcı bir şekilde ortaya çıkabilir.

Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler

Bu kişiler, ilişkilerinde terk edilme, sevilmeme ve reddedilme korkusunu yoğun yaşarlar. Partnerin geçmişte bir başkasını sevmiş olması, bu kişiler için bugünkü ilişkinin tehdit altında olduğu anlamına gelebilir.

Belirgin özellikler:

  • Aşırı onay arayışı
  • Partnerin ilgisini ve sevgisini kaybetme korkusu
  • Aşırı düşünme ve analiz etme eğilimi

Düşük öz-değere (self-esteem) sahip bireyler

Kendi değerini yetersiz gören bireyler, partnerlerinin geçmişteki ilişkilerini, kendi eksikliklerinin bir kanıtı gibi yorumlayabilir. “Ben yeterince özel değilim”, “Benden önce daha iyisi vardı” gibi düşünceler bu kişilik yapısında sık görülür.

Belirgin özellikler:

  • Sürekli kıyaslama yapma
  • Aşağılık duyguları
  • Kendi bedenine veya başarılarına dair memnuniyetsizlik

Mükemmeliyetçi eğilimleri olanlar

Mükemmeliyetçi bireyler, ilişkilerde “lekesiz” bir geçmişe ihtiyaç duyabilirler. Partnerin geçmişte yaptığı seçimler, bu bireyler için kabul edilemez ya da “kusurlu” olarak algılanabilir.

Belirgin özellikler:

  • Kusursuz bir sevgili ya da ilişki hayali
  • Partnerin geçmişinde hata arama
  • Zihinsel olarak “doğru kişi” imajına takılı kalma

Obsesif-kompulsif kişilik özellikleri olanlar

Bazı bireyler, düşünceleri zihninde sürekli tekrar eden (obsesyonlar) ve bu düşünceleri azaltmak için kompulsif davranışlar (sorgulama, kontrol etme, sosyal medya incelemesi vb.) sergileyen bir yapıya sahiptir.

Belirgin özellikler:

  • Geçmişe dair sahneleri tekrar tekrar zihinde canlandırma
  • Partneri tekrar tekrar sorgulama ihtiyacı
  • Kontrolü kaybetme korkusu

Narsistik kişilik özellikleri olanlar

Narsistik yapıdaki bireyler, partnerlerinin geçmişinde biriyle yakın bir ilişki kurmuş olmasını kendi özel konumlarına bir tehdit olarak görebilir. Partnerin daha önce biriyle duygusal/cinsel bağ kurmuş olması, bu bireylerde değersizlik ve öfke duygularını tetikleyebilir.

Belirgin özellikler:

  • “Ben onun hayatındaki en özel kişi olmalıyım” inancı
  • Aşağılanma veya rekabet duygularına karşı aşırı hassasiyet
  • Geçmişe dair bilgileri partneri kontrol etme amacıyla kullanma

Borderline (sınırda) kişilik örüntüsü olanalr

Borderline kişilik özellikleri taşıyan bireylerde duygusal regülasyon zorlukları, terk edilme korkusu ve yoğun idealizasyon/değersizleştirme döngüleri görülebilir. Partnerin geçmişi, bu bireyler için hem büyük bir tehdit hem de ilişkideki değersizlik hissini tetikleyen bir unsur olabilir.

Belirgin özellikler:

  • Partnerin geçmişini dramatize etme
  • Aşırı kıskançlık, ani öfke patlamaları
  • Siyah-beyaz düşünce biçimi (ya çok iyi ya çok kötü)

Bağımlı kişilik özellikleri olanlar

Kendi kararlarını başkalarına bırakmaya yatkın, onaysız ve destek almadan hareket edemeyen bireyler, partnerlerinin geçmişine dair detaylarla kolayca sarsılabilir. Bu durum ilişkide bağımlılığı artırır.

Belirgin özellikler:

  • Sürekli onay ve güvence isteme
  • Terk edilme korkusu
  • Partnerin geçmişine dair “beni gerçekten seviyor mu?” sorgulamaları

Retroaktif Kıskançlık İlişkileri Nasıl Etkiler?

Retroaktif kıskançlık, yalnızca bireyin kendi iç dünyasını değil, romantik ilişkilerin temelini oluşturan güven, bağlılık ve samimiyeti de ciddi biçimde zedeleyebilir.

Güvenin aşınması ve ilişki dinamiğinin bozulması

Partnerin geçmişini sorgulamak, onu sık sık hesap vermeye zorlamak ya da ima yoluyla suçlamak, ilişkinin temel yapıtaşı olan güveni zedeler.

Sonuç: Partner kendisini sürekli yargılanıyor hisseder. Bu da açık iletişimin yerini savunmacılığa ve mesafeye bırakmasına neden olabilir.

Duygusal yakınlığın zayıflaması

Retroaktif kıskançlık yaşayan kişi, yoğun utanç, değersizlik ya da öfke duygularıyla başa çıkmakta zorlanabilir. Partnerine açık olmak yerine geri çekilebilir ya da pasif-agresif davranışlar sergileyebilir.

Sonuç: Bu süreçte partnerler arasında duygusal bağ zayıflar; sıcaklık ve içtenlik azalır.

İletişim döngülerinde tekrar ve takıntı

Partnerin geçmişiyle ilgili aynı soruların tekrar tekrar gündeme getirilmesi, ilişki içinde bir tür “takılma (stuckness)” haline neden olabilir.

Sonuç: İletişim giderek döngüsel hale gelir; çözüm üretilemez, yalnızca eski yaralar yeniden açılır.

Partnerin değersizleştirilmesi ve ideal imajın yıkılması

Bazı bireyler, partnerlerini geçmişlerinden ötürü “kirlenmiş”, “kusurlu” veya “eksik” olarak görmeye başlayabilir. Bu, idealize edilmiş partner imajının bozulması anlamına gelir.

Sonuç: Partnerin özgüveni zedelenir, sevildiğini ve kabul edildiğini hissetmemeye başlar.

Cinsel ve duygusal uzaklık

Kıskançlık duygusu, özellikle partnerin geçmiş cinsel deneyimlerine odaklanıyorsa, bu durum kişinin kendi cinselliğini ifade etmesini de zedeleyebilir.

Sonuç: Cinsellik, bağ kurma alanı olmaktan çıkar; yerini kıyaslamaya, performans anksiyetesine ya da kaçınmaya bırakabilir.

Partner üzerinde baskı ve kontrol

Kıskançlığı denetleme arzusu, partnerin sosyal çevresini, kıyafetlerini, geçmişteki anlatılarını kontrol etme davranışına dönüşebilir.

Sonuç: Partner özgürlüğünün kısıtlandığını hisseder; bu da çatışma ya da ayrılma isteğini doğurabilir.

Kısır döngü: Kıskançlık – Suçluluk – Mesafe – Daha Fazla Kıskançlık

Bu tür kıskançlık çoğu zaman kendini besleyen bir döngüye dönüşür. Kıskançlık suçluluğu, suçluluk mesafeyi, mesafe de yeniden kıskançlığı tetikler.

Sonuç: Bu döngü sürdükçe ilişkinin sağlıklı ilerlemesi giderek zorlaşır.

Ayrılma riskinin artması

Uzun vadede, sürekli sorgulanan ve yargılanan bir partner ilişkide tükenmişlik yaşayabilir. Bu da ilişkinin sonlanmasına neden olabilir.

Sonuç: İlişki içi güvenin yeniden kurulması için psikoterapi desteği gerekebilir.

Özetle, retroaktif kıskançlık, sadece geçmişte olup bitene dair bir düşünce süreci değildir; şimdiki zamanda ilişkiyi bozan ve gelecekte bağ kurmayı zorlaştıran bir etki yaratır.

  • İlişkiyi geçmişin hayaletleriyle doldurur,
  • Partneri sürekli olarak savunmaya iter,
  • İlişkinin doğal akışını kontrol ve şüpheyle boğar.

Ancak bu durum fark edilip çalışıldığında, hem bireyin kendi duygularını anlaması hem de ilişkinin güçlenmesi mümkündür.

Retroaktif Kıskançlık Nasıl Tedavi Edilir?

Retroaktif kıskançlığın tedavisi için bazı psikoterapi yöntemleri işe yarayabilir:

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Bilişsel Davranışçı Terapi, retroaktif kıskançlığa neden olan işlevsiz düşünceleri belirleyip yeniden yapılandırmayı hedefler.

BDT’de hedeflenen başlıca bilişsel çarpıtmalar:

  • Zihin okuma: “Partnerim hâlâ eski sevgilisini düşünüyor olabilir.”
  • Felaketleştirme: “Geçmişte biriyle yakınlaştıysa, bana gerçekten bağlanamaz.”
  • Aşırı genelleme: “Geçmişte biriyle ilişki yaşadıysa, artık ben özel değilim.”

Bazı BDT teknikleri:

  • Otomatik düşüncelerin fark edilmesi
  • Kanıt analizi (“Bu düşünceye dair elimde gerçekten ne var?”)
  • Alternatif düşünce geliştirme
  • Davranışsal deneyler (örneğin: partnerle geçmişi konuşmadan 1 hafta geçirmek)

Etki: Düşünce-duygu-davranış üçgeni üzerinde çalışarak, bireyin kıskançlığı daha gerçekçi ve işlevsel bir çerçevede ele almasını sağlar.

Şema Terapi

Şema Terapi, bireyin çocuklukta oluşan derin inanç kalıplarının (şemaların) bugünkü ilişkileri nasıl etkilediğini araştırır. Retroaktif kıskançlık genellikle bazı erken dönem şemaların etkisiyle ortaya çıkar:

Yaygın şemalar:

  • Kusurluluk / Utanç şeması: “Partnerim geçmişte daha değerli biriyle birlikte olduysa, ben yetersizim.”
  • Terk edilme şeması: “Beni de terk edecek; eskisine dönebilir.”
  • Bağımlılık / Yetersizlik şeması: “Tek başıma bir ilişkiyi sürdüremem.”

Şema terapi sürecinde:

  • Şemaların kökeni anlaşılır (ebeveyn ilişkileri, erken yaşantılar)
  • Uyumsuz başa çıkma stilleri tanımlanır (sorgulama, kontrol etme gibi)
  • Şema modları çalışılır (örneğin: “yaralı çocuk”, “cezalandırıcı ebeveyn”)
  • Daha sağlıklı başa çıkma yolları geliştirilir

Etki: Kişi, kıskançlığın sadece partnerin geçmişiyle değil, kendi içsel dinamikleriyle ilgili olduğunu fark etmeye başlar.

Psikodinamik Psikoterapi

Psikodinamik Psikoterapi, bireyin bilinçdışı çatışmalarını, erken dönem ilişkilerinin bugünkü ilişkilerde nasıl tekrarlandığını (aktarım) ve iç dünyasında geçmişle nasıl meşgul olduğunu anlamaya çalışır.

Psikodinamik olarak retroaktif kıskançlık:

  • Kişi, partnerin geçmişini bir “rival” (rakip) olarak konumlandırabilir.
  • Geçmişte sevgi görmemiş ya da yetersiz deneyimler yaşamış kişi, partnerin geçmişine yönelik duygularını bu erken eksikliklerden türetir.
  • Bilinçdışı düzeyde, partnerin geçmişi “dışlanmış olma” ya da “ikinci plana atılma” duygusunu tetikleyebilir.

Etki: Duyguların kökeni anlaşılır, içsel çatışmalar çözümlenir, kişi partnerin geçmişiyle değil kendi geçmişiyle çalışmaya başlar.

EMDR Terapisi (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)

Eğer birey geçmiş ilişki travmaları, aldatılma ya da terk edilme gibi deneyimler yaşadıysa, partnerin geçmişi bu travmaları tetikleyebilir.

EMDR Terapisi ile yapılabilecekler:

  • Partnerin geçmişiyle ilgili görüntü, sahne ya da sözlerin yarattığı yoğun duygular hedef alınır
  • Geçmişteki incitici deneyimlerin duygusal yükü azaltılır
  • Kıskançlık tetikleyicilerine karşı duyarsızlaştırma sağlanır

Etki: Travmatik anıların bugünkü ilişkiyi etkileme gücü zayıflar, birey daha dengeli tepkiler verir.

Çift Terapisi

Eğer retroaktif kıskançlık ilişki içinde belirgin çatışmalara, iletişim bozukluklarına ve güven krizlerine neden oluyorsa, Çift Terapisi önerilir.

Amaçlar:

  • Her iki partnerin duygularını ve sınırlarını anlamak
  • Geçmiş hakkında şeffaf ama sınırlı bilgi paylaşımı
  • Güven yeniden inşası
  • Sorgulama yerine empatik bağlantı kurma yollarının öğrenilmesi

Etki: Kıskançlıkla başa çıkmak ortak bir meseleye dönüşür, bireysel yük azalır.

Farkındalık Temelli Yaklaşımlar (Mindfulness)

Kıskançlığı tetikleyen düşüncelerin fark edilmesi, onlarla özdeşleşmeden izlenmesi bu teknikle sağlanır.

Teknikler:

  • Nefes farkındalığı
  • Düşünce ve duygulara mesafe koyma
  • Düşünceleri “gerçek” olarak almama
  • Zihinsel senaryolardan uzaklaşma becerisi geliştirme

Etki: Kişi kıskançlık hissiyle savaşmak yerine onun gelip geçici doğasını fark eder.

retroaktif kıskançlık; günlük yaşam işlevselliğini bozuyorsa, ilişkide tekrarlayan çatışmalara yol açıyorsa, takıntılı düşünceler nedeniyle kişi kendini suçlu, yetersiz veya hasta gibi hissediyorsa psikoterapi desteği gereklidir.

İyileşme, geçmişle değil, geçmişin üzerimizdeki etkisiyle yüzleşerek mümkündür.

Referanslar

Baumeister, R. F., & Leary, M. R. (1995). The need to belong: Desire for interpersonal attachments as a fundamental human motivation. Psychological Bulletin, 117(3), 497–529. https://doi.org/10.1037/0033-2909.117.3.497

Buss, D. M. (2000). The dangerous passion: Why jealousy is as necessary as love and sex. Free Press.

Pines, A. M. (1998). Romantic jealousy: Causes, symptoms, cures. Routledge.

Tarrier, N., Wells, A., & Haddock, G. (Eds.). (1998). Treating complex cases: The cognitive behavioural therapy approach. Wiley.

Beck, A. T. (2011). Cognitive Therapy of Personality Disorders (2nd ed.). Guilford Press.

Leahy, R. L. (2015). The Jealousy Cure: Learn to Trust, Overcome Possessiveness, and Save Your Relationship. New Harbinger Publications.

Clark, D. A., & Beck, A. T. (2011). Cognitive therapy of anxiety disorders: Science and practice. Guilford Press.

Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema Therapy: A Practitioner’s Guide. Guilford Press.

Bernstein, D. P., & van den Broek, E. (2021). Schema Therapy: Distinctive Features (2nd ed.). Routledge.

McWilliams, N. (2011). Psychoanalytic Diagnosis: Understanding Personality Structure in the Clinical Process (2nd ed.). Guilford Press.

Holmes, J. (2010). Exploring in Security: Towards an Attachment-informed Psychoanalytic Psychotherapy. Routledge.

Lemma, A. (2016). Introduction to the Practice of Psychoanalytic Psychotherapy (2nd ed.). Wiley-Blackwell.

Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in Adulthood: Structure, Dynamics, and Change. Guilford Press.

Fonagy, P., Gergely, G., Jurist, E. L., & Target, M. (2002). Affect regulation, mentalization, and the development of the self. Other Press.

Shapiro, F. (2017). Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy: Basic Principles, Protocols, and Procedures (3rd ed.). Guilford Press.

Solomon, R. M., & Shapiro, F. (2008). EMDR and the adaptive information processing model: Potential mechanisms of change. Journal of EMDR Practice and Research, 2(4), 315–325.

Kabat-Zinn, J. (2005). Wherever You Go, There You Are: Mindfulness Meditation in Everyday Life. Hyperion.

Segal, Z. V., Williams, J. M. G., & Teasdale, J. D. (2018). Mindfulness-Based Cognitive Therapy for Depression (2nd ed.). Guilford Press.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir